Sayık
Yine yaz geldi ve yine güzel bir şey olmadı, olsun.
Bi keresinde ben de rüyamda mutlu olmuştum.
Şükürler ve vaz geçmeler arasında kafamda bir dolmuş hattı var, indi bindi bana beleş, inip inip geri biniyorum. Varışlar ayrı sıkıntı. Yol ayrı.
Hazır ateşim var bedava sayıklayayım dedim, umarım kusuruma bakmazsınız.
Pardon, şurdan bi küçükyalı bi ah alır mısınız, teşekkürler.
Keşke trene binseydim. Çünkü trenlerde edilen ahlar daha çok tutar. Böyle kendimden emin gibi yazınca da bilim gibi oldu ama yalan atıyorum tabi ki. Sikeyim trenleri, hiç bir ah tutmaz ve sizi üzenler şu an nefis bir uykudalar. Hayatını sikti diye ah ettiğin insan belki biraz sıcaktan daralıp yastığın öbür yüzünü çevirmiştir şu an ama en fazla bu kadar yani. Neyse sallayın.
Durakta inebilir miyim? Ben, kafamın bu durağında, artık.
Bir şey diyeceğim, size değil bu arada, gerisini okumayın, gizli biraz. Şu an nerenin rüzgarındasın bilmiyorum, o deniz neresi, o kayalık kimin, o akşam üstü hangi, o yosunun kokusu güzel mi, bilmiyorum. Ama güneş bir tane ve sadece bu yüzden, hala bu dünyada olduğunu biliyorum. Bu bana yeter. Zaten yanında olsam ne olacak, belki bir sigara yakar uzatırdım, en fazla, bir de seni çok severdim, o kadar. Bu da sana yetmez. Senin yanındayken yaşamaya pek aklım ermiyor.
Ama dünya ve siz sevilenler bu tarz düz hareketleri pek sevmiyorsunuz anladığım kadarıyla, dünya istiyor plan, sen istiyor oyun, dünya istiyor çakallık, sen istiyor yalan, dünya istiyor şov, sen istiyor, neyse uzatmayacağım. Çok canım sıkkın. Geldik mi?
Comments
Post a Comment