Dokuz

 Dokuzdokuzikibinyirmibirperşembesaatsıfıryedisıfırüç:

Bir tane bile cam açmamış mıyım ya uyumadan, kim açmamış, ben, ben kimdim, işte kadındım bi tane, tamam, aaa kedi, evdeyim, okey, ne iş yapıyorduk, ha, özlemdim, okey, okey değil, ha'siktir duruşma. 

Günaydın, uyandım, ketıla yürüdüm, yol zordu yukarıdan anladığınız kadarıyla. Bastım. Ketıla. Seni düşündüm. Çünkü artık kim olduğumu biliyordum. İlk iş seni düşündüm. Bi saniye yukarıyı unutabilir misiniz aşağıya daha tatlı bir cümle yazacağım.

"Günaydın, ilk iş seni düşündüm."

Sonra gecenin 4'ünde beni 7'de uyandırsanıza diye attığım mesajlara baktım tatlı tatlı, dedim iyi ki gecenin 4'ünde böyle mesajlar atabileceğim insanlar var ve cevap da vermemiş ayılar kdjhfjkdh neyse, "öyöndöm bön" yazıp kalpler çiçekler gülücükler günaydınlar fırlattım vatsabımdan o insanlara çünkü ne güzel. 

Sonra kahve içip zuma oynadım. Evden adliyeye giden mesafeyi bir türlü hesaplayamadım. Yarım saat sürse şimdi makyaj yapsam sonra duş alsam. Aaaa olmadı. Önce hızlıca evden çıkıp ayılıp sonra geri girip uyaptan dosyaya bakıp duruşmada ne dicem anlayıp makyaj yapıp duşu siktiretsem. Yok, olmadı. Ne giysem. Bok. Hava nasıl. Eylül. Daha bir tane bile tatil yapmadım. Duş alayım. Belki bir tane şarkı da söylerim. Ha'siktir. Duruşma. Duşa gireyim. Suyu açayım. 

Duş hortumuna boş boş bakan ben: Abi ben duruşamıcam yalnız söyliyim de, 

Duş hortumu: Nasıl?

Duş hortumuna boş boş bakan ben: Abi öyle işte, adliyeye nası giricem bi aramalar, hes kodu aç, kulaklığı çıkar, aniden eypio çalmaya başlasın, telefon düşsün, kulaklık dolansın, spotify kapat, kartı okut, ateş mi ölçtürüyorduk, ha çanta buraya mı koyuyorduk ABİ BENDE DURUŞACAK HAL KALMADI GERÇEKTEN

Duş hortumu: Soğuk suyu basın buna. 

Çık, çık, çık. Bi kahve daha yap. Aslansın yaparsın çünkü. Ama sadece kahve kısmını, gerisini gerçekten ben de bilmiyorum. Abiler azcık bi kenarda sakince oturup bi kere daha onu düşünsem olur mu, günün ikinci düşünmesi. 

"Günaydın, günün ikinci işi seni düşündüm."

Kahve elimde, havlu kafamda, bilgisayar karşımda, ne çok şey başarmıştım ve saat daha 8'di. Aman dedim skerler gidince baro odasından çıktı alır öyle okurum şimdi böyle ekrandan şeyapmıyım. Hala duruşmada ne diyeceğimi bilmediğim gibi hala kiminle duruşacağımı bile bilmiyorum. Üstelik hakim karşısına çıkmak falan da istemiyorum. Neyse. Hiç istemiyorum bu arada. Skiyim abi benim ne işim olur hakimle duruşmayla. Neyse.

Makyaj. Gömlek. Topuklu. Metrobüs. Bunlar beni adliyeye kadar götürür. Gerisine bakarız. Bin. Metrobüse. Kulaklık. AAAaaaa dünyada şarkı kalmamış bir tane bile. Onu aç olmuyor, bunu aç yok. Dün biz bir şeye çok gülmüştük ya neydi o. Biz hep bir şeylere çok gülüyoruz he bu arada di mi, yılış. O çok güldüğümüz videoyu bulup yine çok gül, yılış. Bir daha izle bir daha gül, yılış. Boğaz köprüsünden video çek, ona atama, ama yılış.

"Günaydın, günün üçüncü seni düşünüşü vatana millete hayırlı olsun."

Duruş. Duruşmadan önce barodan kendi yazdığın dilekçenin çıktısını al, oku, son 10 dakka kalmış, etkilen, vay be. Oha. Ovvv. Şekillere bak, Yargıtay kararlarını da döşemiş. Vaov. Oha laf sokmuş. İnsan kendi yazdığı dilekçeyi böyle okur mu dicem okur galiba. Ben buralara yazdıklarımı da sonradan okuyunca şaşırıyorum bu arada he iyiymiş falan diyorum. İçeri gir. Haklı gibiyim ama ne dicemi de çok bilmiyorum aslında. Ne diyim. Günaydın diyim. Kimse cevap vermesin. Mahkeme duvarı gibi insanlar zaaaaa diye içinden espri yap, sen hariç kimse gülmesin. Otur. Laps diye davayı kazan çık. 

HAHA. KOYDUK MU.

dfghfjkhgkd

VALLA DA KOYDUK.

İyi günler Sayın Hakim, kiliy gilsin :)

Sonra yine acil kahve lazım olsun ve en sevdiğin bazı 4. katlara git ki çünkü onu ilk kez o katta görmüştün. Hop. Oldu mu sana 4:

"Günün dördüncü seni düşünüşü ve dördüncü kattayım."

Gülücükler ve kahveler, xxl cübbeler, her koridorda uçan tekmeler, çığlılar, ağlamalar. Çıkış. Exit. 

Başka adliyeye geçişler. Değişen her şeyle bir baro pulu ile başedişler. Aniden inen yağmur. Fazla konan noktalar. Halledişler. Çalan telefonlar. Adliyenin önünde uyuyan kocaman köpüş beybi. Sigara içip geri gelmekler. Onay beklemekler. İmza almaklar. Dolmuş beklemekler. Bitmekler. Çıkmaklar. Dolmuşçu yarrak kafalının sen 5 lira verdin yalnız demesi ama üstümde sadece 50 tele olduğuna emin olduğum için bana bak git ebeni sik diye ağır atarlanmamla bana yol boyu özür çekmesi, skik, senin fazladan vereceğin 45 liraya kaldım sanki yüz lira vereyim sadakam olsun sanki sikimde dalyarak ya. Özür dilerim. Ama kimse ilk tanıştığı bi insana sen diye hitap edemez. Beni esas kızdıran kısım oydu çünkü ben O'na bile 5 senedir siz dedim. Hop.

"Günün beşinci seni düşünüşü ve artık seni çok özledim."

Kadıköye geldim. Kadıköy her zamanki gibi, kocaman masalar ve çağıranlar. Oturdum. 10 kişilik masada gece boyu toplam 3 cümle kurdum 3'ü de bi bira daha alabilir miyimdi. Biri lafa giriyo biz Pastafaryanlar, içimden okey diyom birader gelmişsin 40 yaşına allaha inan geç o daha ilgi çekici inan, sikicem spagettini (inanca saygısızlık için özür dilerim bu arada) bi başkası uluslararası af örgütü anlatırken diğeri ney at örgütü mü diyor, bi diğeri herkese ters ters bakıp arıza çıkarıyor, biri sırf yaşlı olduğu için kendini en haklı görüyor, bir diğeri düz mal, yemin ederim susmaktan beyin kanaması geçirdim, çıkan arızalardan bağımsız bakın arıza yokken bu yani, ben basıyorum kafamda eypiyoyu, bas bas volume bas aslanım. 

Sonra aklıma geliyor, iki kişilik masada zerre susamayışlarım ve kahkahalarımız ve hayde.

"Günün altıncı seni düşünüşü ve galiba en sevdiğim sayı altı."

Sonra tüm arızalardan sıyrılıp sakince eve yürüyorum. Bi başıma. Sakin. Yorgun.

Biliyor musun ben kendimle vakit geçirir gibiyim seninleyken. (7.)

Ve biliyor musun en çok seninle gülüyorum. (8.)

Ve biliyor musun bir daha nasılsın dersen "İyiyim seni seviyorum." diyeceğim. (9.)

09.09.2021











Comments

Popular Posts