Mübarek Gün



Neyse günlerden bir gün, sabah olsun istedim, hatta o kadar istedim ki alarm kurdum, ve sabah oldu.
Uyandım, balkonun kapısını açtım, alarmı kapattım, kahve suyu koydum, sigara yaktım, yatağı düzelttim, gülümsedim. Yanlış anlaşılmasın normalde hep gülümserim zaten de, o gün böyle bir zahmetsizcesine, gülümsemem lazım demeden, bir şey gerekmeden, o kadar kendiliğinden.

Sonra kapı çaldı. En sevdiğim çiçek leylaktır ve dünyanın leylak zamanıydı. Kapı çaldı. Kapıyı açtım. Elinde leylak yoktu çünkü leylaklara bile dokunamadığımız zamanlardı. Birbirimize çiçekler yerine gülümsüyorduk. Kapıyı açtım, leylaklar kadar güzel gülümsüyordu.

Sarılmak için beklemem gerekiyordu ama sorun etmedim. Beklemek benim süper gücümdü. Biraz bekledim sonra sarıldık, evin en güneşli yerinde. Beraber, denizi özledik, evin tek güneşli yerinde. Hayat normalken kaldırımların güneşli tarafını bana bırakır gibi, barın sıcak klima vuran masasını bana bırakır gibi sarıldı. Sanki güneş yüzüme vuruyormuş, klima beni ısıtıyormuş gibi ben de sarıldım.

Sonra akşamüstü oldu. Biz aslında keyfimize göre takılırken anlamdan, bir yunan kadın çıktı karşımıza. Öyle normal konuşuyorduk ve ben naz ediyordum. Ve ben sorun da çıkarıyordum biraz galiba hatta. Ben bir bira açtım. O bir yudum aldı. O bir bira açtı, ben bir yudum aldım. Sarıldık. Ben biraz ağladım. O biraz gözyaşı sildi.

Sonra dedi ki "Ben gideyim."
Dedim ki "Beni yatağa atmadan mı gideceksin."

Mübarek gün.
Müb
a
rek.
Gün.

Comments

Popular Posts