Dünya Alışmama Müdürü
- Burada denizanası var mıdır?
- Denizanası ne ki balık mı?
- Değil, elektrikleri var kollarında böyle, çarpıyor.
- Yoktur bence.
- Ne çok su değil mi, hayret.
- Hayret.
.........................
- Bira mı getirdin.
- Evet ama sevdiğinden yokmuş.
- Olsun.
- Evet.
- Çocukları mı dinliyordun?
- Hımhım.
- Neymiş konu?
- Hayret.
- Ney?
- Sence alışma organımız hangisi?
- Bilmem, beyin olabilir, beynimizle alışırız herhalde.
- Bence başka bir organ var gizli.
- Gizli.
- Evet.
- :) Denize girelim mi?
- Olur. Burada denizanası var mıdır?
- Yoktur bence, neden?
- Hiç, kolları varmış elektrikli çarpıyormuş.
- Yoktur bence.
- Ne çok su değil mi, hayret.
- Hayret.
...........................
Keşke ikimizin bir tatili olsaydı ve keşke, deniz kenarındaki herkes çocuklarını denizde unutsaydı. Ve sen ve ben ve bir sürü çocuk ve deniz ve dolunay ve hiç alışamamaklar, sabaha kadar orada kalıp her şeye hayret etseydik. Ne güzel bir gece olurdu. Sen bana bira getirirdin, ben seni dinlerdim. Çocuklar şaşırırdı, ben çok gülerdim, ben şaşırırdım, sen gülerdin. Dolunay yükselirdi.
Biraz yürürdük belki sonra, tam da dalgaların kıyıya vurduğu o arada. Biraz uzun yürürdük. Sen, "Yoruldun mu?" derdin, ben ona da şaşırırdım, sen gülerdin. Benim bu dünyaya alışamamama en çok sen gülerdin. Bir şarkı açardın içinden, ağlardım dışımdan. Sen üzülme diye taşlara bakardım. "Kim bilir ne kadar zamandır buralardalar."
Çoktur derdin, çok zamandır. Sen beni bu dünyada hep gülüyorum zannet diye elimin tersiyle gözlerimi siler sana bakardım. "Acıktın mı?" Evet derdin. Sonra kaldığımız yere yürürdük, o esnada kaldığımız herhangi bir yer evimiz olurdu çünkü hep çok evsizmişiz. Sonra ben salatalar. En güzel kırmızı köz biberler, peynirler, rokalar ve nektarinler, seni hayatta tutmakla gurur duymaklar, neredeysek orayı çok güzel kokutmaklar.
Rakı içerdik belki kırmızı köz biberin yanında, belki ve hatta. Sen benim kırk yıldır rakıya alışamamama da gülerdin, sarhoş olurdum ben sonra. Ne çok su değil mi derdim gülümseyerek, ne çok su derdin, hayret.
Ay derdim, çok uzakta mıdır? Değildir derdin. Elini uzat. Elimi sana uzatıp dolunaya dokunurdum. Elimi, sana.
- Bir dahakine denize bakan bir oda tutalım olur mu?
- Olur.
(Tetikçi: https://www.youtube.com/watch?v=P2gppHDA75k )
Comments
Post a Comment