Volta



Merhaba,

Ben geldim yine, neden bahsedeceğimi hiç bilmiyorum, açıkçası bana da sürpriz olacak. Canım öyle klavyenin tık tık yapma sesini dinlemek istedi çünkü kafamı dinlemek istemiyorum şu an. İnsan sesi de istemediğim için dışarı çıkmak da istemedim, yahut bir şeyler izlemek, ya da dinlemek. Bu ses iyi. Tık Tık Tık. Fıtı Fıtı. Çat. Space çıkarıyor bu son sesi, space miydi ya bunun adı, hani kocaman aşağıda, niye uzay ya bunun adı, kesin space değil ben sallıyorum değil mi. Neys. Bakamayacağım hiç. İsterse adı Mahmut falan bile olabilir beni ilgilendirmez.

Mahmut dedim de aklıma ne geldi, geçen Esra ile oturuyoruz, bin yıldır oturduğumuz bi yerde, Esra'yı tanıyorsunuz artık hayali arkadaşım kendisi, Esra bardaki bebeyi gösterip "Bu oğlanın adı neydi ya?" dedi, "Mahmut" dedim. Seslendi bebeye Mahmut Mahmut, bebe geldi şey diyor, "Abla benim adım Yusuf yalnız." jdhgfjs Esra diyor ki zerre düşünmeden Mahmut demenden salladığını anlamalıydım suç bende. Tabiki suç Esra'da ve adı Mahmut olmayan o çocukta değil mi ya, konunun benimle ne alakası var ksjdhfkjshf

Ulan hiç tadımız yok değil mi ya. Çoğumuzun. Esasında bakıyorum, hayattan zevk alacak tiplere de benziyoruz, aramızda güzel cümleler kuranlar var, müzisyenler var, aşıklar var, işini severek yapanlar, insanların hayatına dokunanlar, çocuk büyütenler, iyi yemek yapanlar, sataşmadan yaşayanlar, kedilerle öpüşenler, yardıma koşanlar, güzel şeyler izleyenler, resim yapanlar, denize bakanlar. Ne bileyim uzar bu daha da anladınız kimleri kast ettiğimi. Ama işte hiç tadımız yok.

Vakit geçiriyor gibiyiz dünyada ve zaten kendiliğinden geçen bir şeyi geçirmeye çalışmamız kadar "boşuna" bir şey yok. O zaten geçiyor, bizim o esnada biraz yaşamamız lazımdı sanki.

Volta atıyor gibiyim kendi içimde. Sabah akşam, aşağı yukarı, yıllardır, o duvardan bu duvara. Volta atarken arada güzel şarkılar dinleyip nergis koklarsam seviniyorum. Ya da bi bebek bana gülümserse misal. Beş civarı bi çocukla sarılırsak falan, güzel bir cümle okursam, kayunçomu ve biraderimi güldürürsem, parfüm sıkarsam, annemin sesini duyarsam, azıcık güneş görürsem. Sonra voltaya devam, o duvardan bu duvara.

 Bir tesbih alayım bari kendime. Yarın akşam mahallenin tekeline uğrayınca bir tesbih, bir nar çiçeği oje, iki camel soft, bir gülümseyen bebe, dört efes malt, kokusu sonsuza kadar geçmeyen nergis ve leylak çiçekleri isteyeyim. Vermezlerse olay çıkarırım. Geçen girdim içeri, bi kaşı gözü oynadı tekel kişinin, noluyo ya dedim, şey diyor, "Abla sen girince sigarandan yoksa yüreğime inecek gibi oluyor." jdhgjhgdjhfgd 

Bazen böyle, ulan ben bu kadar üzülmeklerle bu hayatta yine iyi kaldım 38 yıl diyorum ama bazen de böyle şeyler oluyor, aha diyorum birelli terör örgütüyüm olm ben resmen. Bir türlü karar veremiyorum.

Neyse, geçen gün ömürdendir gerçekten. Bu iyi haber mi kötü haber mi bilmiyorum.

Klavyede volta attım he, özür dilerim bu manasız yazı için hepinizden.

Sevgiler.

Özlem.














Comments

Popular Posts