Anlıyorum.




Bugün hastanede skindirik bi sıra yüzünden kavga çıktı, cıkcıkcık, cıkcıkcık etmekte olan amca o kalabalıkta beni seçip suratıma nişan alarak "Yahu biz enayi miyiz bekliyoruz bu sırayı, yaşlıysa yaşlı, sıraya geçecek bekleyecek, haksız mıyım" dedi, anlıyorum amca deyip candy crush oynamaya devam ettim çünkü 45 dakikadır aynı sıranın hala sonlarındaydım ve gerçekten araya kaynayanlar nedeniyle sekiz bin şeker patlatıp anca bir adım ilerleyebiliyordum. Sonra sırayı bozan yaşlının yanındaki kadın da yine gözlerime nişan alıp, "Biz zaten muayenemizi olduk, doktor, bu ölçüm yanlış, tekrar alın gelin deyince sıraya sokmak istemedim, zaten bekledik biz bu sırayı deyip öne geçirdim babamı, haksız mıyım." dedi, dedim anlıyorum abla. Amca zaten 182 yaşında. Dünya üzerinde kalan son üç saniyesini falan da doktor sadi konuk göz hastalıkları polikliniğinde geçiriyor, bu yeterince üzücü, geçsin en başa ya bana ne. Anlıyorum ikinizi de.

Sırasını kaptırmamak için ölçüm odasında iki alet olmasına rağmen içeride 6 kişi bekleyenlere inat içerisi boşalana kadar odanın kapısında siper olup içeri girmedim, kimseyi de sokmadım. Çünkü orada ölçüm yapan o iki aletin başındaki o iki kızcağızı da anlıyordum ve 2 alet varken 12 kişi içeride bağır çağır beklerken onlar da işini çok zor yapıyordu. Sıram geldi, odaya girdim, çenemi bi yere alnımı bi yere falan dayadım hemşire hanımın talimatları ile, küçük bir ev gördüm bir ovanın ortasında, çimenlerin içinde, biraz bulanıktı, aaa ne güzel falan derken işlem bitti, ulan bunun için mi dışarıda kanlı bıçaklı oldunuz ya. Neyse, kolay gelsin deyip gülümsedim, kız da bana gülümsedi,  doktorunuz ilerde 6 numaralı odada dedi, teşekkürler deyip çıktım. Herkese tamam bayan işin bitti odayı boşaltın diye bağırıyorlardı.

Altı numaralı oda, altı numaralı oda, kapının üzerinde bi ekran var randevu saati olarak ilk sıradayım fakat benden önce habire adı kırmızı ve 65 yaş üstü yazan insanlar var, onlar girip çıkıyor, diyorum okey, anlıyorum, arpacık yüzünden 38 yaşında ölmem zaten biraz daha şeker patlatayım. Fakat benden sonra adı yananlar çok sinirli, gençten bir hanımefendi yine gözlerime nişan alıp "Bizim randevu saati 13:32, 13:37 oldu hala 65 yaş üstü acilleri alıyorlar el kadar bebeyle bekliyoruz kapıda haksız mıyım." dedi, dedim anlıyorum, bebek altına sçmış, karnı aç, nası viyaklıyor, gerçekten anlıyorum hanımefendiyi, ama o esnada içeriden çıkan amcanın gözü düşüyor siz düşünün, eliyle gözünü tutmuş öyle gelmiş doktora, "Kızım napim adım yandı girdim" diyor bana, diyorum "Amca anlıyorum."

Kapının önünde sinirler gerilince doktor hanım kapıya çıkıp anlayış rica ediyor, içimden diyorum ki "Ay yazık delirmiş kadın." Sıra bana geliyor, önce yüzüme bakmadan buyrun diyor, kolay gelsin, iyi günler deyip gülümsüyorum. İnsan kendisine gülümsendiğini bence seziyor, o da kafasını kaldırıp, demin kapıda bağırıp çağıran başka bir insanmışcasına tatlı tatlı gülümseyip hoş geldiniz diyor. Hoş bulduk deyip şikayetimi anlatıyorum. Arpacık var, ve aylardır geçmiyor. Bakıyor, muayene falan, çeşitli tavsiyeler, üstelik operasyon gerekebilir der demez teskin ediyor, korkmanızı gerektiren bir operasyon değil vs. Kolay gelsin deyip çıkıyorum. Bayan sıraya bayan diye bağıran doktor size de iyi günler dilerim deyip gülümseyerek beni kapıya kadar uğurluyor.

Sonra çıkıyorum. Çizmelerim su aldı, ayaklarım üşüyor. Bi yandan kirayı ödemek lazım, canım sadece eve gidip uyumak istiyor, ev benim değil. Sakince yürüyorum, sakince ve 1 saat yağmur altında yürüyorum. Diyorum Nazan Hanım'ı aramak lazımdı, Sinan haber bekler, Gökhan Bey'i bi yoklayayım ondan belki artık biraz para çıkar. Ebru'ların o kadar işini yaptım bu ay bi çaldırayım bakayım, ev arkadaşım bugün için söz vermişti, halledicem ya galiba. Nazan Hanım'ın bin tane sorusunu yanıtlıyorum, kapatıyoruz, Sinan'ın haber beklediği işlere gitmeye mecalim kalmamış onu arayamıyorum, Ebru telefonu açmıyor, Gökhan bey telefonu açmıyor, ev arkadaşım daha eve gelmeden sms atıp başının çaresine bak bu ay da diyor.

Anlıyorum.

Anlıyorum.

Nazan Hanım'ın sıkıntısı var, Ebru ve Gökhan işini hallettirdi zaten artık canları isteyince telefona bakarlar, Sinan'ı zaten anlıyorum çünkü ben halledemedim, ev arkadaşı okey anlıycaz mecbur taşınsa yarrağı yedik çünkü. Anlamadığım biri kaldı mı ya dünyada? Kalmadıysa onları da anlarım ben çünkü sorun yok. Gerçekten diyorum aq. Bill Gates'i falan anlıyorum yani ben çünkü. İki hafta işine koşturduğum insanın gevşek gevşek sana bi bira ısmarlayayım yea demesini anlıyorum, üç senede bir kez gördüğüm insanın ailem olmasını, bir senedir tanıdığım insanın geçimini dahi bana yüklemesini, her şeyi ama her şeyi anlıyorum ya.

Benim ölümüm anlamaktan olacak gerçekten diyorum. Aha buraya yazdım, dediydi dersiniz.

Bokuma sevgiler, hepinizden nefret ediyorum.

Özlem







Comments

Popular Posts