Dünya Korkma Günü - 17
Sevgili Neriman,
Bugün Dünya Korkma Günü'ydü ve bunu dünya üzerinde bir tek ben anladım. Sabah uyandığımda her şey çok normal gibiydi, normal normal uyanıp normal normal kahve suyunu koymaya gittim. Biraz ayıldıktan sonra ikinci fincanı alıp bilgisayar başına oturdum, uzaklardaki bankalardan, başka uzaklardaki bankalara işlemler gerçekleştirmeleri için talimatlar verip birtakım ciddi elektronik mektuplar yanıtladım. "İlgileniyorum." Yazdım bir tanesine mesela, "Merhaba, ilgileniyorum." İlgilenmedim ama sonra, kılımı bile kıpırdatmadım diyebiliriz açıkçası.
Evdeki işleri bitirmeme yakın üçüncü kahveyi içiyordum, o ara makyaj yaparken göz kalemi bitti mi acaba diye ufak bir endişe geldi ama, bu her gün gelen günlük endişelerden olduğu için işin ciddiyetini anlayamayıp hazırlanmaya devam ettim. Önce mevsimden korktum. Dışarıda tatlı tatlı gülümseyen güneşe bakıp kar çizmeleri giydim, montun içine hırka, çantaya şal. Düz havadan korktum Neriman. Hava dediğin her gün dışarıda içeride hatta ciğerimizde bile olan bir şey. Neyse dedim normal, çünkü mevsim değişir, insan gerilebilir, olur yani bunlar. Çıktım.
Köşeyi dönmemle eski bir tanışla karşılaştım, eski dediğim on sekiz yıldır görmüyorum belki, sonra onu rüyamda gördüğümü hatırladım, merhaba demeye korktum Neriman, yok, öyle kötü bir kalmışlık gibi değil de, evden çıkıp köşeyi dönüp zorla bindirilmeye çalıştığım bir zaman makinesinden korktum. Zaman yani bu anlıyorum, her an, her yaş, her salise bile içindeyiz ama temkinli olmakta fayda var. Ya gider geri gelemezsem kedi ne yapar, kaç yapıyordur bu araç acaba, saatte kaç yıl falan, buna hazır hissetmedim kendimi sadece. İnsan gerilebilir böyle bir şeyden değil mi, olur yani bu da. Merhaba bile demedim.
Adliyeye gittim sonra, küçük bir iki evrak işim vardı, inan bana Neriman, normal bir gün olsa kulaklıkları takıp layloy halledebileceğim bir iki işin üstesinden gelebilmek için sekiz tane kaplan taklidi yaptım içimden. Kaplanmışım şu an. Kaplan kaleme giriyor. Kaplan yürüyen merdivene bindi. Kaplan sürüsü asansörden inemedi. Böyle taklit yapa yapa dolaştım adliyede çünkü neden günlük hayatımda bu kadar çok silah var Neriman? Ben hayatım boyunca bir tane bile gerçek silah görmek istemezken neden dört tane uzun uzun silahı olan dört tane uzun uzun adamla aynı asansördeyim şu an? O kürsüler, o yargılar, o hapisler, o cezalar, kelepçeler, ciddiyetler, dilekçeler, duvarlar, aramalar, kavgalar, tehditler. Her gün içindeyim diye korkmayacağım diye bir kaide mi var. İyi günler bile demeden çıktım.
Mahalleye döndüm sonra, sonunda, markete uğrayıp et reyonundan, ıspanaklardan ve kasiyerle kavga eden o adamdan korktum, fırına uğrayıp çocuklar büyüdüğünde dünyada buğday olmamasından korktum, tekele girip hastalıktan, kanserden, nefes alamamaktan korktum.
Bugün Dünya Korkma Günü'ymüş eve girince anladım. Çok şükür, sadece sakince gülümsedim, belli bile etmeden hayatta kaldım Neriman.
Sevgiyle,
Özlem.
Ben de korkmadan, keyifle okudum. Bugün Dünya Keyifle Okuma Günü imiş meğer :)
ReplyDeleteNe güzel olmuş bu hikaye Özlem Hanımcım.
ReplyDelete