2
"Poğaça da olsa insan insandır."
Bugün gözümü sokakta açtığım için dünkü yazımda mevcut ev hezeyanları bugün olmayacak ama yukarıdaki cümleden anlaşılacağı üzere yine çok normal bir gün oldu dhgjsh
Esasında gayet sakin bir programım vardı, 13:40 Çağlayan'da bir duruşma, sabahtan biraz evde kahve içer çalışır elimdeki dilekçeleri hallederim, sonra Çağlayan'a giderim oradan ofis rımrımrım diyerek yattığım gece, sabah Kartal öğle vakitleri Bakırköy öğleden sonra Çağlayan akşamüstü Tokyo adliy
Ne zaman asortik bir avukat gibi sakin bir plan yapsam ertesi gün akşamı kendimi Turhal Adliyesi'nde plastik bardaktan üçü birarada emiklerken bulduğum için gözümü açtığımda 130 Ş içerisinde, Maltepe civarlarında, yanımda bir cümleyi sürekli tekrar eden bir amca ile bulduğumda da pek şaşırmadım haliyle. Önce bana bir şey soruyor sandım, ki bu çok olur bu arada, nedenini bilmediğim bir şekilde, örneğin adliyede on avukat yanyana oturmuş duruşma bekliyoruzdur, amcanın teki gelir bilmem ne nerede diye bana sorar, adliyenin önünde sigara içiyoruzdur otuz kişi, bende kulaklık vardır ve yüzüm duvara dönüktür, teyzenin biri gelir bana bir şey sorar. Yine susamıyorum fark ettiniz mi?
Amca durup durup şöyle diyordu: Poğaça da olsa insan insandır. Yok, yazı boyunca bu cümleyi manalandırmaya çalışmak, derin ve gizli anlamlar çıkarmak, vay be hayata bak gibi ağırlıklı neticelere ulaşmak gibi şeyler yapmayacağım. Eskiden yapardım. Şimdi şey diyorum. "Evet amca, poğaça da olsa insandır."
Bu aralar sokaklarda, otobüste, adliyede, mahallede çok fazla normal olmayan insanla karşılaşıyorum, deli diyemedim de, böyle değişik işte, bana mı denk geliyor, memlekette bu minvalde bir artış mı var, gerçekten bilemiyorum ama otobüsteki bu amcanın ardından metro yolculuğu boyunca kafasını küüüt küüüt kapıya vura vura yolculuk eden abla, sonrasında bindiğim metrobüste gayet kibar ve fakat sürekli bir şekilde "Çıkar mısınız buradan, lütfen çıkın diyorum." diye insanlara bağıran teyze, sabahki poğaça amca.
Gevşek bir tip olsam bu insanların videosunu çeker "Şöyle temiz delirmek vardı he :))))" falan yazar twittera atardım fakat bu olanlar beni sadece üzüyor. Korkutuyor bir de. Bu insanlarla aynı yerde bulunmak yahut direkt olarak onlardan korkmak anlamında değil de, "aklını yitirmek" korkusu. Elimde avcumda mevcut yegane malvarlğım aklım ve ona bir şey olması durumunu tahayyül dahi edemiyorum. Bir de yarım yamalak yitirmek var ki o en korkutucusu, biraz bilmek, biraz bilmemek hali, zaman zaman anlamak bazen aklına dahi müdahil olamamak fikri, fazlasıyla korkunç. Aklını yitirmeyi romantize etmek, hatta şakasını yapmak keşke olabildiğince bitse artık.
Esasında bugün başka şeyler anlatacaktım, o mahkemenin hakimi olmayan bir hakimden dosya hakkında karar vermesini istemek gibi "yuh artık oha" olaylar denedim mesela, başaramadım ama denedim, ve hakimin kızacağını düşündüğüm yerde o kadar tatlılıkla ve şapşalca anlattığım talebim karşısında şaşırıp kahkahkah gülmesi, benim çok yorgun olmam sebebiyle, tamam madem çay söyleyin azcık dinleneyim demem, oturup çay içmemiz, savcılık kaleminde "Baksanıza Mert Fırat mı yakışıklı ben mi yakışıklıyım aaaallllaaan adını verdim bence ben daha yakışıklıyım" falan diye bilimsel ve hukuksal birtakım paylaşımlarda bulunurken savcının aniden içeri girmesi üzerine panikleyip öğleden sonra saat 2'de savcının suratına O ZAMAN İYAKŞAMLAR SAVCIM diye bağırıp topuklamam falan, bu tarz aşırı karizmatik başarı öykülerimden bahsedecektim ama yer kalmadı.
Bugün okuduğum bazı çok güzel cümlelerle bitirip iyi geceler dileyeyim.
"Bana hep garip gelen, gözyaşların doğmadan önce programlanmış olmasıdır. Bu demektir ki ağlayacağımız önceden saptanmış. Bunu hiç düşündünüz mü? Kendine saygısı olan hiçbir yaratıcı yapmaz bunu."*
İyi geceler
Özlem
*Onca Yoksulluk Varken - Emile Ajar
Metin içi kitap alıntılarına müdavim olacağızdır
ReplyDeletetanışmadan tanıyorum sizi sanki, her gün benim de birkaç kez aklımdan (son zamanlarda kendimi de dahil ettim sövme listeme) "senin yapacağın işi..." cümlesi geçiyor ve sizi anıyorum... Bi de o kırık dökük, hüzünlü cümlelerinize denk gelince... siz halıya bakıyorsunuz, ben mutfak peteğine yaslanıp karşı duvara bakıyorum... bi gün birine sorduğum soru, "hepsi geçecek di mi?" Cevabını yazmasam daha iyi... Çoook sevgiler, yazın hep, okumak iyi geliyor...
ReplyDeleteNays
ReplyDeleteYazıyı okurken duygusal boşluğuma denk geldi heralde ağladım. Ya da genel olarak boşluğuma...Neyse saçmaladım. By.
ReplyDelete