İngiliz anahtarı, ayşe hatun önal ve inanç
Sanki böyle,
ilahi bir ahenk elimden tutuyordu ve bu saçlarımın umurunda değildi. Bunu nasıl
anlatacağımı bilmiyorum. Bu cümlenin beynimde nasıl aniden belirdiğine ve nasıl
da bunun kırk iki sene sürdüğünü de.
Demin. Bu
kelimenin enerjisinde de bir gariplik var ama neyse şimdi buna takılmayacağım.
Deminden başlayayım. Ortasında kocaman zeytin ağacı olan bir bahçede oturmuş
ikinci bahar izliyorum. Dinliyorum ya da çünkü beynim dolaşıyor etrafta yarı
kapalı. Çay almaya kalkıp cin şat yapıp geldim. Gündüz içmem ama gündüzdü, cin
de içmem zaten ama cindi, şat zaten yapm, neyse, ilahi ahenk öyle istedi.
Geçen gün
bahçeyi sulamaya yarayan kocaman hortumun (gerçekten kocaman bu arada içinden
su geçmiyorken bile ağır bir bahçe hortumu) bağlı olduğu bir su kuyusu var,
onun konu kırdık yanlışlıkla hfdkhfkd esranın elinde kaldı aslında ama suç
ikimizin çünkü gecenin üçünde bahçe sulamamız gerektiğine onu ikna eden bendim.
Kolu kırınca su olanca desibeliyle kjdhfdkjd ay bu kelime desibel değildi ya
dübel miydi? yedi düvel, ay neydi ya, DEBİ,
hah olanca debisiyle, debi de saçma oldu ya ben mi uydurdum şu an acaba, neyse,
o kol esranın elinde kalınca, hortum da benim elimde olduğu için ben bi
havalandım böyle fezaya doğru, indim indim çıktım yüce rabbimizin katlarında bi
aşağı bi yukarı, bi şekil attım hortumu elimden, esraya yardıma koştum, kol
elinde kalınca dümdüz demir bi çıkıntıyı eliyle çevirmeye çalışıyor, yardım
etmek yerine önce bi hayvan gibi güldüm çünkü iyi arkadaşlar böyle yapar, meğer
pense, ingiliz anahtarı falan gibi şeyler içinde olan çanta evde değilmiş kız
ondan o şekil çırpınıyormuş, değişik yöntemler denedik, elimizde kalan kolun
içine sopa sokalamak, demire bez mez sararak onu büyütüp elle tutulabilir hale
getirmeye çalışmak falan, yokuşun üstündeki pansiyondan sesler geliyordu,
onlardan mı istesek dedim esraya, sonra o da bana güldü özlem neden insanlar
tatile pense getirsin ya diyerek, doğru olabilirdi çünkü mesela ben de terlik
getirmemişim, sonra biraz bahçeyi sulayayım ya falan dedim ben sulamamak
mümkünmüş gibi kjdfhsjkdfhs
Biraz daha
bir şeyler denedik sonra gülmek, üflemek???? (bu benim fikrimdi) üzülmek falan
gibi, hiç biri bi işe yaramadı, esra içeri gidip behsat ç. açtı, ben de bahçede
oturmaya devam ederek aya baktım vay be falan dedim. Oluruna bıraktık ve
dünyayı su bastı.
Şaka
yapıyorum basmadı tabi etrafınıza bakınca da bellidir zaten basmadığı da gerçi,
neyse, ertesi gün mü ne oldu, hayali yaşamlarda günler insan zamanı gibi
hesaplanmıyor, esra dedi ki behsat ç.’nin yeni sezonu izledin mi, evet dedim,
orda bi yerde memduh başkan “Dünyayı su basmış ördeğin skinde mi” diyo duydun
mu deyip kahkaha attı. Duymamıştım ama ben de kahkaha attım. Sonra erdal beşikçioğlu
verse si? asla bu şekil devam etmedi muhabbet hayır, cnbce falan konuştuk ve
makaleler. Ben no bu arada kjhfkjhdkf
Aman be
tamam hemen seviyeyi düşürmeyin, ne diyorduk, ilahi ahenk, sonra yine günlerden
ertesi gün mü ne oldu ya da günlerden dün oldu emin değilim, esra ağzıma at
vitamini sokalıyordu zorla, aniden ve sakince şey dedi, “Dostum sen inanç
kavramını ayşe hatun önal’dan mı öğrendin?” Gülerken at vitamini boğazıma kaçtı
ve öldüm. Hkfhskjf yani ölmedim ama o kadar mükemmel bir cümle ki bunu
yaşıyorken duymak mümkün olamazmış gibime geldi. Sonra bahçeye çıkıp
birbirimize vitaminler, moraller verdik şarkısını anladım. Dinlemedim de
anladım sadece, belki yarın falan dinlerim ya da dün.
Şey diyordum, ilahi ahenk, ellerimden tutuyor ve biliyorum ki içinde sen de varsın. Çünkü yani olmasaydın hissetmezdim anlıyor musun. Soru değil. Böyle. Hissetmezdim.
Comments
Post a Comment