Yalıda yaşayan ağaç, ölüm ilanları ve mor akasyalar.

 

Bu sabah böyle bir karanlıklara uyandım ki, yetişin a dostlar, uyanamadım bile tam, attım kendimi dışarı, neyse ki bu aralar bulunduğum yerde kendimi atabileceğim bi dışarı var.

Açtım bahçenin kapısını, belediye hoparlöründen bir ölüm ilanı girdi içeri. Elimde kahve sakince dinledim. Müjde Hanım'ın vefat ilanı. Tanımıyordum, tanıyanlarına sabır diledim. Üç adım attım, güneşe bakayım da gözlerim kırpışsın diye, annemi gördüm, ağlıyordu. İnsanlar belediye hoparlöründen arkadaşlarının vefat ettiği bilgisini almamalı bence. Yani o cızırtılı, hatta yankılı, herkes için aynı cümleleri aynı duygusuzlukla söyleyebilen belediye hanımın bu haberi vermesi yasaklanmalı. Niyet iyi olabilir bilmiyorum. Pıh Pıh merhumeye allahtan rahmet, PIKIH sevenrine PIH sevenlerne başsağlığı dileriz. Dilemeyin ulan annemi ağlattınız PIKIH PIKIh ne dediğiniz bile belli değil. 

Günaydın konşuuuuuuuuuuu diye bağırdım anneme gülmedi, düşme taklidi yaptım görmedi. Senin allah belanı versin ya belediye gibi.

Sonra çalıştım biraz, çalışmaya çalışıyordum yani, sabah 08:45 mi ney o vakitler. Bahçe var ve güneş, deniz yakın, öyle düşünün, her şey yolunda gibi ama kafamın morali bozuk. Yine de sevdiğim bazı insanlara gülümseyen günaydın mesajları attım. Kafamın moralini düzeltmeye çalışayım diye müzik açtım. Sonraki şarkı üzücü geldi. Neyse dedim kabullendim. Benim kabullenme kuvvetim baya yüksektir, okey dedim ya vur gelsin, madem öyle patlat üzülelim sanki geçmeyecek. 

Patlattı dinledim, hatta sesi de kökledim, bas gelsin aslanım hayde https://www.youtube.com/watch?v=DU_CKUMJGQw şarkının adı da "bazen hayat çok kötü gidiyor ve ben onu nasıl anlatacağımı bilemiyorum" muş bi de. Dinledim biraz. Evet yani bazen hayat çok kötü gider ama bunun bir haber değeri yok bende birader, nasıl anlatacağını bilememek de yalan çünkü anlatmışsın işte ne güzel.

Neyse haklı değil ama güzel şarkıydı. Bilin istedim.

Sonra çöp atmaya çıktım, yürürken ağaca baktım bi tane. Mor çiçekleri olan bi akasyaydı. Önce hayal görüyorum sandım çünkü akasya beyaz olmaz mıydı ya. Mor akasya varmış bir süre buna şaşırdım. Sonra ağaca çıktım bi tane. Olmamış kayısı topladım, kardeşime yolladım. Kargocu geldi, merhaba kargocu kardeşimin adının yanına bir kalp çizdim ama bu seni ilgilendirir mi bilmem. 

Abla kargolar çok pahalandı. 

İlgilendirmiyormuş.

İyi günler abla.

İyi günler ablam.

Sonra kardeşim mesaj attı kargo mesajı geldi o ney diye, çağla dedim ovvvv ye dedi. Kaliteli sohbetlerimiz vardır. 

Sonra biraz daha çalıştım galiba ve deniz kenarı. Kocaman denizde gitmek istediğim yerde birileri vardı. Sorun yok. Herkesin kendi denizi, o yüzden olay çıkarmadım. Başka yere gittim. Başka yerde bi tane ağaç vardı böyle görseniz kayaları kanırta kanırta tek başına çıkmış, kocaman olmuş, duruyor öyle. Ona baktım biraz, biraz değil çok baktım. O da bana baktı hep. Olta falan attım ama oltaya bakamadım ağaca bakmaktan. Balık falan da tutamadım aç kaldık. Şaka şaka ben balık yemem zaten.

Sonra eve geldik. Güpgüzel bir gün gibi görünüyor ama kafam hala karanlık. Aklıma bu hafta sonu içmeyi ümit ettiğim rakılar ve Halil Cibran geldi. 

"Büyük insanların iki kalbi vardır, biri acı çeker, diğeri ümit eder. - Halil Cibran"

İyi geceler. 










Comments

Popular Posts