Sonra
Ben sana biber kızartırdım, sen bana meltem açardın. Dünyanın sonu gelmiş ve bir tek ikimiz kalmışız gibi bakar, elimi tutardın sonra, sonra sanki bana bir şey olursa dünyanın sonu gelir diye beni her şeyden korurdun, ben de seni süper kahraman sanırdım. Sonra.
Sonra sahilde yürür dünyaya neler olduğunu anlamaya çalışırdık, ben derdim ki dünyayı dev ahtapotlar ele geçirmiş, sen gülerdin, sen derdin ki dev ısırgan otları ele geçirmiş, ben derdim ki yerdik. Sen derdin ki e ahtapotları da yerdik. Gülerdik. Sonra.
Sonra eve dönerdik, senin bize meltem ve bira açtığın benim biber kızarttığım vakitlere, sen derdin ki ay hep böyle güzel doğar mıydı, yani insanlar varken de, ben derdim ki evet, dünya hep güzeldi. Peki ısırgan otları mı katil dev ahtapotlar mı, ben derdim ki biz, sen gülerdin. Sonra.
Sonra uyurduk, saatimiz yoktu ve yelkovanımız, akrebimiz de hatta bilgisayarımız, güneş batardı ay doğardı, bazen onlar da olmazdı çok yağmur yağardı. Uyanırdık sonra, sen derdin ki peki bir şeyler yapmamız gerekmez mi, bilmem, derdim, ne gibi? Bilmem derdin. Ne. Gibi. Kendine bira açıp bana kahve yapıp gelirdin. Dünya şarkı açma müdürü olmama aldırmadan gidip bi şarkı açardın. İki tas çorba vardı. Sıcak. Sıcak. İçmesek de.
Sonra sana hak verir evet derdim içimden, sen bana aynı bakarken, evet derdin dışından, peki adını ahtapot koyalım mı, gülerdim, olur derdim, hem zaten ısırgan otu saçma olur. Üç.
Sonra dünyayı kurtarırdık. Ama çok sonra.*
*Gelecekte yaşanmış 1 hikaye
Comments
Post a Comment